Kahramanmaraş Uz. Klinik Psikolog /Psikoterapist Rıdvan Kanoğlu.

Psikodinamik Psikoterapiler

Rıdvan Kanoğlu'nun Psikoterapi Seanslarında Uyguladığı Psikodinamik Psikoterapiler

Dürtü Çatışma Kuramı (Sigmund Freud)

Sigmund Freud’un geliştirmiş olduğu bu kurama göre insanın temel amacı hazza ulaşmaktır. Ancak hazza ulaşmak isteyen insanın önünde; hayatın gerçekliği, vicdani ve ahlaki engeller bulunmaktadır. Bu sebeple insanın ruhsal aygıtını Freud, İd(nefis), Ego(irade ve gerçeklik) ve süperego (vicdan, din, ahlak ve içselleştirdiğimiz ebeveynlerimizin kuralları) olarak üçe ayırmaktadır. Aynı zamanda insanın ruhsal yapısını bir buzdağına benzeten Freud; insanın, bilinç, bilinç öncesi ve bilinçdışı katmanlarının olduğunu ifade etmiştir. Bilinçdışını; hipnoz(daha sonradan bu yöntemi herkesin hipnoza yatkın olmaması ve hipnozun şarlatanlık olarak görüldüğü için bırakmıştır.) bilince gelen anılar, serbest çağrışım, dil sürçmeleri ve rüyalar yolu ile derinlemesine çalışarak insanın bilinçdışı hakkında fikir sahibi olmaya çalışmış, bilinçdışı materyali bilinçli hale getirme gayretinde bulunmuştur.

Ayrıca Freud insanın psikoseksüel gelişim evrelerini; oral, anal, ödipal, latent ve ergenlik evreleri olmak üzere tanımlamış, insanın bu evrelerin herhangi birinde veya birkaçında maruz

Rıdvan Kanoğlu, Freud’un Newton fiziğinden etkilenerek ortaya attığı bu kuramın preödipal (0-3 yaş) dönemde oluşan psikopatolojileri çözme iddiasında bulunmadığından dolayı, ödipal dönemde yani 3-6 yaş gelişim aralığında tıkanıklığa uğrağını düşündüğü danışanlarına genellikle bu kuram perspektifinde yaklaşmaktadır. 

Rıdvan Kanoğlu, bu kuramın kuramsal temelini, içgörü den yarar göreceğini düşündüğü danışanlarına sık sık anlatmakta, zaman zaman seanslarında bu karama ait olan serbest çağrışım, dil sürçmelerinin yorumlanması, rüya analizi ve hipnozu yöntemlerini kullanmaktadır.

Rıdvan Kanoğlu

Kendilik Psikolojisi Kuramı (Heniz Kohut)

Heinz Kohut, ilk başlarda Freud’un dürtü çatışma kuramını benimseyen bir analistti ancak daha sonra bu kurama dair fikir ayrılıkları yaşadı ve kendi kuramını ortaya attı. 

Kohut, dürtü çatışma kuramında ortaya konan insanın temel amacının hazza ulaşmak olduğu görüşüne karşı çıkar ve insanın kendisini önemli, değerli ve muhteşem hissetmeye dair narsisitik bir temeli olduğunu ifade eder. Bu bağlamda bütün insanların primer narsist (ilkel, bencil, tanrı gibi) olarak dünyaya geldiğini ebeveynleri ile kuracağı sağlıklı ilişki çerçevesinde sekonder narsizme (sağlıklı bir özdeğerlilik duygusu) bürüneceklerini iddia eder. 

Bu bağlamda kişinin birincil bakım vereni (genelde anne) ile arasında yaşayacağı yanlış bir ilişki neticesinde insanda birincil aynalanma eksikliği, ikincil bakım vereni (genelde baba) ile arasında yaşayacağı travmatik tutumlar neticesinde ise ikincil aynalanma eksikliğine uğrayacağını ve bu eksikliklerin çeşitli psikopatolojilere yol açacağını iddia eder. 

Ayrıca Kohut, Fred’un tüm insanların ödipal dönemden geçtiği olgusuna da karşı çıkar. Ödipal dönemi, sadece o dönemde ebeveynlerinin yanlış tutumlarına maruz kalan bireylerin geçirdiğini iddia eder. 

Terapilerinde Kohut, geçmişin önemli olduğunu belirtmekle beraber, daha çok şimdiye odaklanır ve danışanların kendilik nesnesi işlevi olarak (ebeveynlerinden alamadıklarını onlara vererek) onları tedavi etme gayretinde bulunur. Ayrıca danışanlarının hazmedemediği ağır duygularını kendi bünyesinde hazmederek tekrardan danışına sunar ve bu işleme dönüştürerek içselleştirme adını verir. 

Rıdvan Kanoğlu bu kuramı seanslarında kendilik nesnesi işlevi görme ihtiyacını hissettiği danışanlarında, ergenlerde ve bazı narsisistik olgulara yaklaşırken kullanmaktadır. 

Rıdvan Kanoğlu 

Masterson Terk Depresyonu Kuramı (James Masteson)

Bu kuram birçok psikanalitik kuramdan etkilenmekle birlikte, gelişimsel açıdan temel dayanağı Margaret Mahler’in ayrılma bireyleşme süreçleridir. Üç yaş öncesi yani preödipal dönemde oluşan kişilik bozuklukları ile ilgilenen Masterson’ın kuramı; şizoid, narsist ve borderline psikoterapilerinin tedavisi üzerine odaklanmıştır. 

Masterson, ayrılma bireyleşme dönemlerinin çeşitli aşamalarında sorun yaşayan insanın, narsisitik, borderline, şizoid kendilik bozukluklarına gireceğini iddia etmiştir. Bu psikopatolojilerin kişinin gerçek kendiliğini aktive etmesine engel olduğunu belirtir. İnsanoğlunun geliştirdiği her bir psikopatolojinin, mahşerin altı atlısı olarak adlandırılan; boşluk ve hiçlik, yoğun öfke, depresyon, panik ve korku, suçluluk ve utanç, pasiflik ve atalet duygularından kaçınmak için başvurulan savunmalar olduğunu kuramında belirtmektedir. 

En yalın haliyle bu kuram; ebeveynleri tarafından ayrışma bireyleşme dönemlerinde keşif ve merak dürtüsü desteklenmeyerek özerk bir varlık olması engellenmiş bireylerin daha sonra bu her kendini yalnız hissettiğinde terk depresyonuna (mahşerin altı atlısı) düştüğünü, terk depresyonundan kaçınmak için eyleme vurma dediğimiz gerçek kendiliğinden vazgeçip kişinin sahte bir kendilik oluşturduğunu, sahte kendiliğinde temelde; borderline, narsisistik ve şizoid savunmalar olduğunu iddia eder. 

Rıdvan Kanoğlu bu kuramsal yaklaşımı, narsisistik vakalarda, narsisitik incinebilirliği aynalayarak yorumlama, şizoid vakalarda şizoid dilemmayı yorumlama, borderline olgularda ise yüzleştirme yöntemini terapilerin de kullanmaktadır. 

Rıdvan Kanoğlu aynı zamanda Anadolu insanın kültürel yapısında ortaya çıkabilecek psikopatolojileri bu kuramın temelinin çok iyi açıkladığını düşünmekte, bu sebeple bireyselleşme üzerine tıkanıklık yaşayan bireylere bu kuramın teorik altyapısını içgörü kazanmaları açısından anlatarak terapilerin de sıklıkla kullanmaktadır. 

Rıdvan Kanoğlu 

Aktarım Odaklı Psikoterapi (Otto Kernberg)

Otto Kernberg’in ortaya attığı bu kuramın kaynağını Melanie Klein’in nesne ilişkileri kuramı ve Sigmund Freud’un dürtü çatışma kuramı oluşturur. Nesne ilişkileri kuramı temelde, insanoğlunun dünyaya geldiğinde bakım vereni ile libidinal (mutlu, harika, muhteşem) ve agresif (öfkeli, berbat, çok kötü) olmak üzere iki kutupta ilişki kurduğunu iddia eder. 

Çağdaş nesne ilişkileri kuramı olarak ta adlandırılan bu kuramın bilimsel geçerliliği, yani terapilerde ki etkisi nörobiyolojik olarak ispatlanmıştır. Kişilik bozukluklarının bu kuram sayesinde tedavi edilebileceğini ve bu tedavideki iyileşmenin de ölçülebileceğini iddia eden bir kuramdır. Bu kuramda Kernberg psikopatolojileri “borderline örgütlenme” ismini verdiği bir kategorizasyonla tanımlar. 

Kuram; insanın ilk üç yaşta bakım verenleri ile kurduğu ilişkileri, daha sonraki yaşamında ki kişilere aktarım yaparak devam ettirdiğini iddia eder. Bu sebeple kişi seansta terapistini hayatındaki önemli kişilere benzeterek aktarım yapar. Burada terapist nötral (şeffaf) duruşla danışanın hep aynı aktarımına aynı cevabı aldığı döngüyü kırar ve karşı aktarımını kontrol ederek danışanına nötral (şeffaf) yanıtları verir, danışanın seansta söylediklerini netleştirir, yüzleştirir ve yorumlar. Bu sayede danışanın psikopatolojiye neden olan diadlarını (kendilik ve öteki arasındaki ilişki) değiştirme gayreti güdülür. 

Rıdvan Kanoğlu bu terapi yaklaşımını kültürel yapıya uygun olmadığı için, genellikle terapi sürecinin ilk aşamalarında kullanmaz. Danışanlarıyla başka terapi ekolleri ile belirli bir mesafe aldıktan sonra, aktarım odaklı terapinin nasıl bir yöntem olduğu ve terapistin neden nötral durması gerektiğini anlatır. Danışan bu terapi tekniği ile kendisine yaklaşılmasını kabul etikten sonra aktarım odaklı terapiye başlar. 

Rıdvan Kanoğlu

 

Kendin için psikoterapi

Randevu al

Haberdar ol